Kentimin kendimin İzmir’imin takımları her lige dağılmış durumda.
Fi tarihinde muhteşem idiler, şimdi her kategoride varlar, en dibine kadar.
Hepsini tutar sever, destek olurum.
Ne de olsa ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, beni okutan yetiştiren yuvamın takımları, spor kulüpleri. Süper ligde biri sabittir, düşmez, düşemez.
Şampiyon olan 6 takımdan biri.
Diğeri de İzmir’imin efsanesi.
Düşse de çıksa da.
İkisi de Avrupa’ya gidemedi.
Göztepe ile Trabzonspor, canları sağ olsun. Süper ligde Göztepeliyim, Trabzonsporluyum, işte o kadar, bu kadar. Biri İzmir’den ama diğeri de İstanbul’dan değil.
Efsane futbolcu, teknik adam, antrenörler nedense Akçaabatlıdır.
Buldu, çıkardı, yetiştirdi, etinden herhalde.
Sadece iki ismi yazabiliyorum, tam yeri ve zamanı.
A takım Avrupa’ya gidemedi. Ama U-19 Avrupa Şampiyonu oluyordu.
Başında kim vardı Eyüp Saka hocam, iyi futbolcuydu, harika işlere imza attı atmaya da devam ediyor, o bir Akçaabatlı.
Tesise adı verilen bir zamanlar şampiyonluklara abone oldu, Trabzonspor iyi hatırlarım, yaşadım.
On yaşına kadar hangi takım süper ligde, önde ise, şampiyon oluyorsa çocuklar o takıma yönleniyor ya.
Bu böyle.
Benimki de o hesap Trabzonspor’u sevmem bu yüzden, Göztepe malum o da Avrupa fatihi.
İzmirli ne de olsa.
Her sene şampiyon olan Trabzonspor’da sessiz sedasız oynayan, aldatma, artistlik bilmeyen, tüm maçlarda oynayan Kadir Özcan, çocukluğumun kahramanları.
Ali Kemal Denizci, Cemil Usta, Necmi Perekli, onlarca isim, iki büyük hocam, Ahmet Suat Özyazıcı ile Özkan Sümer.
Vefat edenlerimize, rahmetle, şükranla.
U-19’da harika işlere imza atan Eyüp Saka, evlatlarını götürdü bu iki büyük efsanenin kabri başında dua ettirdi Avrupa Şampiyonası dönüşü.
Trabzon bir ekoldür. Merhumların hepsine emeği vardır zira.
Devri daimdir başarı da yaşam da. Bugün yaptığın güzellik, kural, prensip yıllar sonra karşına çıkar.
Öyle bir fotoğraf oldu ki hatıralarda kalan, yazı çıktı, haber oldu.
Fotoğraf bunu sağladı. Fotoğraf çeken yardımcı hakemin fotoğrafını çeken, bunu da haber yapan spor yazarı ve de hakem.
Üç hakem, iki fotoğraf, bir yazı.
Çok enteresan, iyi ki ikisi de olduk, yaptık.
Biz ispiyoncu, asparagasçı değil, hakemliği sevdiren, spor yazarlığını saydıranlardanız. Boşa yazmayız, hizmettir zira.
50 YILLIK GAZETE KAPANDI, İÇİM KARARDI
Bir ara ‘basında, medyada görev yapanlar hakemliğe aday olamaz’ ibaresini koydular, uydurdular.
Olmadı, tutmadı zaten.
Spor yazarı, gazeteci olmayan hakemlik bilmeyenler yapmayanlar, boş boş konuşuyor.
Sabahtan akşama kadar boşuna mı anlattı Halil Erdoğan, Müşfik Talaz, Muvahhit Afir, Hilmi Ok hocalarım, kendilerini boşuna mı heba ettiler?
Oysa ne güzel kuralı öğrenirler, yorum yaparlar, boşuna sallamazlar.
Şimdi eline bayrak, düdük almamışların hepsi hakem yorumcusu maşallah. duzgunhaber61.com’u var, İlkhaber, Taka, Karadeniz’in Sesi, Son Nokta gazetelerinde yazdı, birbirinden güzel fotoğraflar çekti. 7 yıl emek verdiği 50 yıllık ‘Çınar’ Karadeniz Gazetesi geçen hafta son baskısını yaptı, tarihe karıştı.
Hakem ve gazeteci kardeşim İsmail Düzgün. Öyle bir fotoğraf çekti ki.
Hepimizi gururlandıran Trabzonspor’un ile Kasımpaşa maçında gözlerim doldu.