Her gün mümkün olduğunca medyayı takip etmeye çalışıyorum.
TV, gazete ve sosyal ve dijital medya hepsi de çok ilginç.
Çünkü bir haberi değişik bakış açısı ile yazıp sözde mesaj veriyorlar.
Algı oluşturmak için birbirleriyle yarış halindeler sanki.
Siyasetçiler de onlardan çok ilerde.
Haber bu, doğrusu tek ve objektif olur.
Örneğin;
TBMM bir kanun tasarısı komisyonlarda tartışılıyor.
Kısaca “zeytin yasası”
Kıymetli madenler bulunan alanlarda, zeytinliklerin belli oranda kaldırılıp, maden çıkarılmasına izin verilmesi.
Bir yazar haberi şu şekilde yazıyor.
“Binlerce zeytin ağaçları kesilecek. Bir kilo zeytine muhtaç olacağız.”
Araştırmadan yazarsan, hatta istediğin algıyı vermek istersen bu şekilde yazarsın.
Halbuki şu anda belli bir alan yok. Yasa özel olarak yalnızca bir maden sahası açılması için çıkarılamaz.
Ancak yeraltındaki zenginlik tespit edilmiş bunun Türkiye’mize ekonomik katkısı için yapılmak isteniyor.
Tabii ki mevcut zenginlikleri de yok etmeden.
Kestiğinden fazlasını başka bir alana dikerek.
Bir hatırlatma;
AB üyeliği görüşmelerinde Tarım Dosyası tartışmalarında AB Tarım Komisyonu Türkiye’deki zeytin ağacı sayısını belirleyip kısıtlama isteyecek diye, bu hükümetimiz (AK Parti) Zeytin ağacı dikimini teşvik etti. Her dikilen fidanın parasını fatura karşılığı çiftçiye peşin ödedi.
90 milyon zeytin ağacı sayımız 190 milyona çıktı.
Bu sayede zeytinyağı üretimi de ikiye katlandı.
Kötü mü oldu?
Tabii ki hayır.
Şimdi bunu yapanlar, niye zeytin ağacı toplam sayımızı azaltsın.
Bu yasa taslağına birde bu gözle bakmak olamaz mı?
Yeraltında yatan serveti ekonomiye katmak aynı zamanda da çevreyi ve varlıkları korumak.
İkisini bir arada yapmak akılcı değil mi?
Geçmişte Bergama Ovacık altın madeni olaylarını hatırlıyorum.
Çevre felaketi olacak, yeşil yok ediliyor.
Civarında tarım yapılamayacak. İnsanımız zehirlenecek kaygısı ile birkaç gurup birleşip izin verilmemesi için mücadele etmişti.
İnsana, canlıya ve çevreye zararı olan her müdahalenin bende karşısındayım.
Ancak bu altın madeni işletildi. Halen de yanılmıyorsam işletiliyor.
Bu sebepten düşünülen iddia edilen felakette olmadı.
Hatta biraz yakınında Türkiye’nin en büyük termal seracılığı ile ihracatımıza ve ülkemize çok büyük katkı sağlanıyor.
Bu altın madenini İlk çıkaran, işleten Amerikan kökenli bir şirketti.
Bu konuda Alman vakıfların ilişkisini kitaplaştıran merhum Hablemitoğlu da canından oldu.
Bergama Ovacık köyü altın madeni, daha sonrada malum bir Türk şirketinin oldu. Koza’nın onların patronları da yurtdışına kaçtı FETÖ ilişkili yargılandılar galiba hapiste olanları da var.
Soma’da da yine bir ÇED izni için kesilen ağaçların kaç misli oranda yeni zeytin alanları dikimini şirkete yaptırdılar.
Aslında zeytin üretimimiz, bakınız son on yılda miktar olarak ikiye katlandı ya. Dikilen ağaçların meyve vermeside 7 /13 yıl en verimli yaşı oluyor.
Zaten fidan dikiminde 2-3 yaşında olduğu için 4 senede meyve alınabiliyor.
Ülkemiz bunu hükümetimizin zeytin dikimine teşvik verdiği tarihten on yıl sonra ikiye katlanmışrekolte ve ağaç sayımızda yaşadık.
Nadide elementlerin çıkarılıp ele geçirilmesi için nasıl savaşlar yapılıp elde edildiği ve ülkelerin, emperyalistler tarafından sömürüldüğü örneği önümüzde. Ukrayna ve ABD var.
Netice; bu toprakların altı da üstü de bizim zenginliğimiz.
Aynen Raman petrolü ve Karadeniz doğalgazı gibi.
Dünya bunlardan, istifade etsin biz bakalım olur mu?
Siyaset için değil ülkemizin geleceği için hep birlikte olalım.
Yazanı da, kürsüde, ekranda konuşanı da niye her olayı tüm getirisi götürüsü ile ele almaz?
Doğru olmak en iyi meziyettir.
Hem kendine hem ülkene…