Dini bayramlarımız bilindiği gibi iki tane.
Ramazan Bayramı.
O bayramımızı iki ay on gün önce kutladık.
Ramazan ayı, İnsanın nefsine hakim olarak, oruç ile terbiye etmesidir.
Kurban Bayramı ise,
Usulüne uygun, dağıtılan kurban etleriyle yapılan hayırdır.
Her iki bayramda da, erkekler sabah erkenden kalkıp Bayram namazı ile birlikte, bayrama camilerde girerler.
Tüm bayramlarımız, inancımıza göre insanların birbirlerine karşı olan sevgi ve saygılarına vesile olur.
Aile fertleri, hısım akraba ve arkadaşlarımızın, hatır tazelemesinin, ziyaret veya iletişim aracılığı ile yapılışıdır.
Küçükler ilk önce aile büyüklerini ziyaret ederler.
Gerçi son yıllarda ailelerde çalışan kişilerin fazla oluşu ile bayramlarda verilen tatil izinlerini, bayram ziyareti yerine, tatil yerlerine gezi yaparak, dinlenerek geçiriyorlar.
Eski geleneksel bayram kutlamaları böylece yerini yeni nesil kutlamalara bırakıyor.
Kurbanı, kurumlara bağışlayıp tatile çıkmak ve bayram kutlamasını dijital yapmak. Her şey giderek yapay olmaya başladı.
Belki de bundan sonrasında da bizim yerimize bu işleri kendiliğinde YAPAY ZEKA yapacak.
Bir bakıma bugüne de şükür etmeliyiz.
Daha yapay zeka için süremiz var diye..
Bizden sonraki nesiller, günün çağına göre nasıl bayram kutlarlar bilemem.
Bayramların bir özelliği de çocukları sevindirmektir.
Bunu da ebeveynler, yeni giyimler alarak, para vererek, şeker dağıtarak vb. yaparlar.
Diğer önemli adet ve dini gelenekte, hali vakti müsait olmayan, ihtiyacı olana yardım etmektir.
Yüce dinimizde Peygamberimiz, “Komşusu açken nasıl ki tok yatanı kınıyorsa”
Yüce dinimiz Müslümanlık, hali vakti olanın da olmayana yardımlarını emir ediyor.
Onun için Bayramları da vesile kılıyor.
Bu yardımların İslami şekli, sadaka, fitre ve zekat ile anlatılmıştır.
Bir diğer ahlaki ve devlet nizamı şekli ise kazananın kazancından devlete vergisini tam olarak vermesidir.
Böylece hali vakti olana da olmayana da eşit şekilde, devletin hizmet elinin uzatılmasını sağlamakta bizlerin görevi ve mecburiyetidir.
Çok kızdığım bir söz;
“Efendim ben devlete vermediğimi kendim dini vecibe olarak yerine getiriyorum”
Tamamen yanlış bir söz.
Kendisini sözde vicdanen rahatlatıyorlar.
Bir nevi hırsızlığa, haksızlığa kılıf bulup kendilerini sözde rahatlatıyorlar.
Devletin kuralına karşı gelmek hem manen hem kanunen suç işlemek oluyor.
Kimse kendini kandırmasın.
Böyle yanlış düşüncelerin, mübarek bayram günlerinde ne kadar da boş olduğunu ancak yakınlarımızın kabristan ziyaretlerinde anlamalıyız.
İnsan yaşamında, fani dünya çok kısa.
Kabirlerde sadece ölüler, yanlarında hiçbir şey olmadan yatıyorlar.
Dünya malı dünyada kalıyor.
Öyleyse kavga niye?
Efendim,
Bayram günlerinizi, aile bireyleriniz ile beraber mutlu, sağlıklı ve huzur içinde geçirmenizi temenni ederim.
Selam ve sevgilerimle
