İhracatta ucuz emek avantaj mı? Adaletsizlik mi?

Geçtiğimiz gün ihracatın başkanlarından bir iş insanımız, beyanat vermiş.

“Artık dayanacak gücümüz kalmadı, zarar ediyoruz diyor.”

Sonra ilave ediyor;

“Adaletsizlik, korku ve cehalet ile savaşıyorlarmış.”

Sevgili Başkan,

Bu ülkeye üretim ve ihracat yaparak döviz ve istihdam artışı kazandırmanız için devleti yöneten hükümetler her daim sizlere, Özal devrinden beri, destekler veriyorlar.

Allah için “yiğidi öldür hakkını yeme misali “

Bunun karşılığında sizlerde her geçen yıl ihracatta rekorlar kırıyorsunuz.

İstihdam artışına büyük katkı koyuyorsunuz.

Tebrikler ve tüm üyelerinize helal olsun.

Ancak beyanatınızda, anlayamadığım bazı konular var.

-Adaletsizlik olduğunu ifade etmişsiniz.

Bana göre de bir “adaletsizlik var.” Gelir dağılımındaki adaletsizlik.

Her ne kadar düzeltilmeye çalışılıp, kişi başı gelir artışı olsa da hala belli bir azınlık, pastadaki kremayı yiyor.

Geçen gün Merkez Bankamız açıkladı;

Ülkemizde 2,7 milyon kişinin bankalarda, 1 milyon TL üzerinde mevduat hesabı varmış.

Buna rağmen yeterli mi? Bana göre değil.

Fakat bir gerçekte oranlar çok yükselmiş. Ülkemizde belli bir kesimin refah artış payı çok artmış. Esas olan bu 2,7 milyonun 27 milyonlara çıkması.

Milli gelirin artması ve gelirin dağılımında da geniş vatandaş kesimine yayılması, emekçilerinde bu zenginleşmeden daha fazla oranda pay alması olmalıdır.

Bu sayede huzur, mutluluk ve adalet artacaktır.

-Ucuz emek bizim avantajımız diyorsunuz.

Göreviniz sadece köle gibi ucuz emekle ihracat yaparak, ürün sattığınız ülkelerin insanlarına ucuza mal sağlamak mı?

Sadece emek düşük tutularak, rekabet etmek sizce doğru mu?

Evet bir adaletsizlik varsa emekçiler de söylüyorlar, adalet ücretlerde yok diye..

Gelir dağılımında adaletli dağılımın sağlanabilmesiyle buradan emeklilerimizin doğal olarak payı da yükselecektir.

-Cehaletle uğraşıyormuşsunuz.

Eh doğrudur.

Birçok iş kolunda işçiyi eğittiniz. Diğer ülkelerin işçileri ile rekabet edebilen, kalifiye iş çıkaran emekçilerimiz yetişti.

Onların alın teri ve emekleri sizlerin ve ülkemizin geliri oldu.

Yoksa bazıları gibi, Türk halkını cahillikle suçlamadığınızı zannediyorum.

-Korkudan bahis ediyorsunuz.

Bazı aymazlar da söylüyorlar. “Sabah erken saatte birileri kapımı çalarlar mı? Diye korkuyormuş.

Onlardan olmadığınız için korkunuzun bu olduğunu da düşünmüyorum.

Çünkü,

Sizler yasalara saygılı Türk vatandaşlarısınız.

Pek anlayamadım.

Acaba maliyeden mi?

İflas etmekten mi?

Siyasete girmekten mi?

Neden korkuyorsunuz?

Bakın her biriniz ayrı ayrı serbestçe görüşlerinizi kamuoyuna açıklıyorsunuz. Size bu konuda bunları yazma, söyleme diyen mi var?

Herkes fikirlerini açıklamakta, söylemekte hürdür.

Yeter ki başkasına hakaret etmesin, yalan yere iftira atmasın, çarpıtma yapmasın ve kişilik haklarıma saygılı olsun.

Bu kriterler aynı zamanda herkes için demokrasi kriteri değil mi?

Bakın ben mesleki konularınızda her daim sıkıntılar olabileceğini geçmişteki uzun ticari yaşamımdan deneyimledim.

Bunlar doğrudur.

Her zaman olabilir.

Çareleri bulmak için, örgütlü meslek kuruluşlarınızca zaten bakanlıklarla iç içe, direk ilgili hükümet üyelerine dertlerinizi aksettirebiliyorsunuz.

Anlayamadığım konu;

Adaletsizlik, cehalet ve korku ile sizler nasıl mücadele ediyorsunuz?

Kimlerden ve neden korkuyorsunuz?

Siyaset içinde değilseniz, ancak oy kullanırken tercih yapmak suretiyle demokratik hakkınızı sandıklarda rahatça ifade edebiliyorsunuz.

Şükür onu da yıllardır yerleşmiş demokratik seçim kültürümüzle 1950’den beri yapıyoruz.

Diğer mesleki şikayetlerinizi de cehalet olmadan, korkmadan ve adaletli olarak hükümetlerden istemenizde bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum.

Yanlış anlaşılmasın.

TÜRKİYE İhracatçıları, tüccarları.

Vatanını, milletini sevdiğini her şartta ispatlamıştır.

Ülkemizin kalkınmasını her meslekten 86 milyon insanımız birlikte güç birliği yaparak oluşturuyor.

Yıllardır her tür hile ile şeytani tuzaklarla uğraşanlar olduğunu biliyoruz.

Buna rağmen,

ANADOLU İNSANIMIZ, TRAKYASI ile birdir. 86 milyondur.

Bu birlikteliği bölmeye, parçalamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Ülkemiz, nüfus artışıyla birlikte 23 yıldır devamlı pozitif büyüme hızı yakalamış, nadir devletlerden biridir.

Dünya üzerinde her devlette olduğu gibi ekonomide, zaman zaman inişli çıkışlı yıllarımız oluyor.

Yerli enerji kaynaklarımızın artmasıyla, sıkıntıların en aza ineceği de görünen bir gerçektir.

Bu dalgalanmaları en iyi bilen ise iş insanlarımızdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi,

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında,

Al bayrağımızdaki yıldızımız gibi Dünyanın parlayan YILDIZ ÜLKESİ, TÜRKİYEMİZ yüzyılı olacaktır