DOLAR
42,4369
EURO
49,1993
ALTIN
5.691,79
BIST
10.914,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir
Parçalı Bulutlu
19°C
İzmir
19°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
22°C
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Yağmurlu
18°C

Tuğrul Yemişçi

AK Parti İzmir 23. Dönem Milletvekili

    Hak değirmende!

    24.11.2025 13:30
    A+
    A-

    Bu atasözü bana çok şeyleri hatırlatıyor.

    Değirmenciye buğday verip karşılığında da öğütülen buğdaydan elde edilen unu alıyorsunuz.

    Bu hizmetin karşılığında, değirmenciye ücretini, para olarak değil de un olarak veriyorsunuz.

    İşte bu un, değirmencinin hakkı oluyor. Diğer geriye kalan kısım, sizin aldığınız un ise , sizin hakkınız olmuş oluyor.

    Bu işlemden önce değirmenci ve buğday getiren kişi değirmene teslim edilen buğdaydan ne kadar hak alacağını biliyor.

    Örneğin; varsayalım telim edilen, yüz kilo buğdaydan çıkan 80 kilo un olsun. Değirmenci unun 10 kg hak alsın geri kalan 70 kg. Buğdayı getiren köylünün hak payı oluyor.

    Böylece işlem hakça tamamlanmış oluyor.

    Hakikaten hakça mı?

    İşte o tartışılır.

    Nasıl yani?

    Şöyle düşünelim.

    Başka bir değirmenci öğütme emeğinin karşılığı 7 kg hak payı alıyorsa şayet.

    10 kg alan değirmenci hak ettiğini almış mı oluyor?

    Yoksa, 7 kg. Hak payı alan değirmencimi hak ettiğini alıyor.

    İşte o zamanda değirmenci ile buğday getiren köylünün belirli bir pay üzerinden karşılıklı helalleşmiş olması, işin hakkaniyetinin yerine getirilmiş olmasını sağlamıyor.

    Ancak olsa olsa aralarındaki sözleşmenin yerine getirilmesini karşılıyor.

    Kısaca ticari etiğe karşılıklı olarak uymuş oluyorlar.

    Netice olarak ise ‘Hak Değirmende’ yerine getirilmiş olmuyor.

    Geçen gün televizyonda bir haber röportaj izledim.

    Almanya’dan birikimiyle dönüp yatırım yapan bir vatandaşımız anlatıyordu;

    Ülkeme geldim ceviz ağacı dikip yatırım yaptım.

    Avrupa’daki kazançtan daha yüksek kar getirisi gördüğüm için bu tarımsal yatırımı yaptım.

    Ürün kabuklu ceviz.

    Büyük iklim şartından dolayı biraz düşük verim oldu. Yinede12 000 Kg. Mahsul aldım.

    Geçen yıl 90-100 ₺ olan kg satış fiyatım büyük 190-200₺ bandına geldi. Bende bu  sene mahsulümü 1.90₺ /kilogram fiyattan ayağımda sattım.

    Şimdi bu ürünün piyasadaki perakende fiyatı ne kadar ona bakalım.

    Pazarlarda 350 -400 ₺ vatandaşa satılıyor.

    Bu normal satış fiyatı mı?

    Bana göre değil.

    Bir yıl ağaca bakım yapıp masraf edenin aldığı hak normal olduğunu kabul edersek.

    Üretimine hiçbir emeği olmadan sadece al sat ile ve nakliye masrafı artı kar koyarak satan kişiler, üreticiyi de tüketiciyi de hak etmediği kazancı oranına, kısaca insafına bırakıyor.

    Serbest piyasa düzeni istediği fiyattan sat değildir.

    Rekabet koşulları açık ve işler olmalıdır.

    Buna dair yasa ve yönetmelikler var.

    Yetki Bakanlıklarda.

    Bir de yerelde rekabet şartlarını sağlama kontrol görevi de Belediyelerde.

    Büyükşehir ve şehir Belediyeleri Hal açma işletme yetkisine haizdir.

    İlçe Belediyeleri ise Pazar yerleri açma ve işletme yetkisine sahiptir.

    Bu satış

    Yerlerinde rekabet koşulları da ayni taksi plakası gibi sınırlanmıştır.

    Örneğin: Haldeki dükkanlar, onlarca yıldır ayni adette ve aynı kişilerdedir.

    Belediyeler yeni koşullarda daha çok üretici satıcı ve komisyoncuya yer vererek, haller ve pazarlar açarak, rekabeti artırırsa Aracının aldığı haksız paylar ve fiyatlar bir nebze düşecektir.

    Hal ile pazar, market fiyatları kontrolü sık sık yapılmalıdır.

    Esas olan da üreticinin sattığı ürünün hakiki fiyatını saptamaktır.

    Üretici herhangi bir gelir vergisine tabi olmadığı için haldeki komisyoncunun satışını yaptığı ürünün fatura fiyatı onu ilgilendirmez.

    10₺ sattığın ürünün asıl hesabını, rüsum ve komisyon kesilir. Üretici kalanı net alır ve onu bilir.

    Fakat şişirme fiyatla fatura kesen bir aracı, ürünü üreticiden 10₺ yerine 40₺ aldım diye de gösterebilir. Faturalandırabilir.

    Buna imkân var mı?

    Rahatlıkla var.

    10₺’nin rüsum ve stopajı yerine çok düşük bir fark ödemeyi göze alarak yapar.

    1₺ rüsüm ile stopaj masrafı ve borsa tescili yerine 4 ₺ masraf yapar. Neticede

    40₺ üreticiden alınmış gösterip Halden perakendeciye satışını yaparlar.

    Perakendeci manav markette, Tüketiciye 70 – 80 hatta 100₺ dan satabilirler.

    İlgililerce yapılan denetimde bu da yasal görünür.

    İstersen barkod kontrolü yap ne yaparsan yap hile görünmez.

    Son söz:

    Artık değirmende hak yok.

    Alınacak tedbir ve yapılacak denetimde hak var.

    Zamane İnsanları da, ticaret erbabı da çok tuhaf oldular…

    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.