37 yıllık demiryolcu Dikili ile Aydın’ın konuğu

Ara Güler, Semiha Es, Ömür Olgundemir, Coşkun Aral, Savaş Ay, Aydın Atar, Ahmet Gümüşçü, Sökmen Talay, Mehmet Ali Okumuş, Mehmet Ali Varış, Aykut Fırat, Gazanfer Karpat, Esat Erçetingöz, Süleyman Alasya, Sedat Yılmaz, Ergun Ulcay, Sedat Kaya, Mustafa Oğuz, Ahmet Taştabanoğlu.

Kusuruma bakmasınlar adını unuttuğum, hatırlayamadığım daha nice ‘fotoğrafın ustaları’, ‘diaların efendileri’. Hareketli, hareketsiz fotoğrafları tarihe yazdıranlar. Çektikleri tek kare aslında dikdörtgen fotoğraf ile olayı gündeme taşıyanlar. Olayı sabitleştirip günlerce yazdıranlardır onlar. Tarihe damgasını vuranlar. Yan yana yazdım, alfabetik değil, üne göre de değil. Fotoğrafa hayat ve emek verenlerdir. İçlerinde çok ünlüsü de var, fotoğraf ile adı özdeşleşenler de. Hepsinin emeğine yüreğine sağlık, vefat edenlerimize rahmetle şükranla. Fotoğraf çekmek de bir aşktır, sevdadır, tutkudur, karşılıksız sevgidir.

Fotoğrafın, anın, çekenine rast geldiği, yardımcı olduğu da görülmüştür. Fotoğraf da makine de sevecek yani. ‘Makine çeker el övünür’den ibaret değildir, bu işler. Milli futbol hakemi, Demiryolcu TCDD Emeklisi, dağcı Melih İnanlı da fotoğraf sevdalısı. Aslında hakemlik de bir nevi fotoğrafçılık, anı dondurup karar vermektir, VAR’sız filan. Dağda, ovada, tepede, zirvelerde gördüklerini tarihe not düşme gayreti, doruğa ulaştı Nirvana yaptı yani. Ders veriyor, sunum yapıyor, bildiklerini aktarıyor.

Bu ayın 16’sında Dikili’de 18’inde de Aydın’da, kasım ayında da Urla’da.

Katılım ücretsiz, gidin takip edin derim. Fotoğraf çekmek dinlendirir, ruhu arındırır. Sahada dik durdu, eğilmedi bükülmedi, gözlemci iken de. Şimdi ise fotoğraf çekmek için kendi deyimiyle, ‘yerlerde sürünüyor’. En güzelini, daha güzelini, çekebileceği en iyisini çekme gayretinde. Hakemliğe dair fotoğraf, Fethiyespor’un içerdeki maçından 90’lı yıllar. Yan hakem Kenan Korukluoğlu’nun adını bulasıya kadar göbeğim çatladı, buldum sonunda. İsim Necmi Görer hocamdan Kenan’ı yani, adı duyunca soyadını hatırladım. İsimsiz olmaz, uydurma da yapamayız yani.

Diğer yan hakem Erkin Özkaçar. Kardeşi Engin de hakemlik yaptı. Altay’da yetişen, yurt dışına açılan Cenk Özkaçar’ın babası Engin, amcası da Erkin. Selam olsun. Spor sayesinde, hakemlik sayesinde tanımaktan onur duyduklarım. Hakemlikte hocamdır Melih İnanlı, 1957 Ankara Polatlı doğumlu.

Tüm öğrenim hayatı Konya ile Adana’da geçti. Enstantane dediğimiz hareketli veya hareketsiz fotoğraflar çekmişliğimiz vardır, naçizane. Ödül bile verdiler, ustalarım. Üstte adı geçen ustalarımın görsel, bireysel, sözel emeklerini de unutmam mümkün değil. Herkesten bir şeyler öğrenmektir, hayat.

Uygula, uygulama, sana kalmış. Vardır bir bildikleri ki, sonuç ortada. Hakemlik, dağcılık, fotoğrafçılık, hepsi insan ve can ve canlı ile bağlantılı. İlk deklanşöre dokunmakla başladı her şey, sonrası da geldi. Hakemlik de sanattır zaten. Anı dondurmak, yerde, havada, çizgide, her nerede olursa. 17 yılın 15’i klasmanda yani profesyonel ligde geçti. Arada boşluk olmaz, amatör kümelerde de görev yaptı, canla başla. 7 yıllık gözlemciliğin ardından veda etti, tozlu çakıllı ve de yarı toprak yarı yeşil sahalara. 37 yıllık da demiryolcu, personel müdürlüğünden emekli.

Doğa tutkunu, 20 yıldır doğa fotoğrafçısı. Bazen kelebeğin muhteşem havalanışı, bazen de lokomotiflerin köprünün üstünden geçişini sabırla bekleyip, ölümsüzleştirme. Mesleki bilgi aslında, kaçta geçeceğini de biliyor da ‘yerlerde bekliyor’. Hakem zeki ve akıllı olur, diye boşa denmemiş, işte ispatı. Sekiz kişisel sergisi var, çok da karma sergi.

X-hall ile Sille Sanat Saray’ında, iki sanal sergisi yer aldı. İnternette, dergilerde fotoğrafları yayınlandı. İFOD ve DİFOD üyesi, Adana Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Derneği Onur üyesi. 15 yıl da dağcılığı var. Çıkmadığı tepe kalmadı, zirveyi gördü, yaşadı. Dikili Fotoğraf Derneği düzenliyor, ‘Nasıl çektim’ adıyla. 16 Ekim 2025 Perşembe günü, saat 18’de Sağlık Sitesi’nde. Cumartesi günü de Hüseyin Kolay Kültür ve Sanatevi’nde, Efeler Aydın’da saat 20’de. Kasım ayında da Urla’da yerini alacak Melih İnanlı üstat.

Hakem, futbolcu, antrenör deyip geçmeyin, içlerinde o kadar çok cevher var ki. Pazardan pazara değil ki, sanattan sanata. Hepsi ayrı ayrı birer sanatçı, sanatkâr ve de zanaatkardır.

O gözle bakmayı bilene selam olsun, spor zaten sanattır…