
Yeşil Hidrojen, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını yerli üretim ile azaltacağı
kaynakların başında geliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “Türkiye Hidrojen
Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası”nda Yeşil Hidrojen için 2035 yılında 5 bin Megavat
(MW) elektrolizör kapasitesi hedefi belirlenirken; pek çok Bakanlık ve kamu otoritesinin
mevzuat oluşumunda söz sahibi olması, mevzuat oluşturma sürecini geciktiriyor.
Türkiye’de Yeşil Hidrojen üzerine uzmanlaşan şirketlerin başında gelen TEKSİS İleri
Teknolojiler’in Genel Müdürü Hüseyin Devrim yaptığı değerlendirmede; yerli ve yabancı
yatırımcının Türkiye’nin ulusal hedeflerine uygun mevzuat oluşturma sürecini oluşturmasını
beklediğini söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın içinde bulunduğu bu sürecin gecikmelere
sebep olduğunu anımsatan Devrim, “Türkiye’nin net sıfır hedeflerine ulaşmasında,
emisyonu yüksek sektörlerin ise karbon yakalama süreçlerinde Yeşil Hidrojen kritik rol
üstleniyor. Tüm dünyada ‘Geleceğin Enerjisi’ olarak tanımlanıyor. Türkiye, bu enerji
türünde dünyanın en yüksek potansiyeline sahip ülkeleri arasında. Yatırımcıların
beklentisi, mevzuat hazırlıklarını tek bir Bakanlığın eşgüdümünde yürütülmesi. Enerji
Bakanlığı’mızın yol haritasını açıklaması açıklamasının üzerinden bir yıldan fazla süre
geçti. Bu durum yatırım iştahını olumsuz etkiliyor. Tek bir kamu otoritesinin, mevzuat
tarafından dünyadaki iyi uygulama örneklerini baz alarak ve ülkemizin koşullarına hızla
uyarlayarak regülasyonlarını tamamlaması hepimizin beklentisi.” Dedi.

5 bin MW elektrolizör kapasitesinin Türkiye’de konuşlu şirketlerin oluşturacağı
konsorsiyumlar tarafından üretilmesi taşıdığı öneme dikkat çeken Hüseyin Devrim, bu
konuda da kamunun içerisinde yer aldığı bir kümelenme stratejisine ihtiyaç duyulduğunu
vurguladı.
Nükleer Enerji yatırımları için oluşturulan Nükleer Sanayi Kümelenmesi’nin (NÜKSAK) bu
anlamda özgün bir örnek olduğunu sözlerine ekleyen TEKSİS Genel Müdürü Hüseyin
Devrim, şu değerlendirmeyi yaptı:
“2022 yılı itibarıyla tüm dünyada 95 Milyon Ton Hidrojen tüketildi. Ancak bu tüketim
2030 yılında 150 milyon tona, 2050 yılında ise en iyimser tahminle 540 milyon tona
yükselecek. Türkiye bu pastadan en yüksek payı alabilecek ülkeler arasında ilk
sıralarda. Yeşil Hidrojen üretebileceğimiz elektrolizör kurulu güç kapasitemizin 2030
yılında 2.000 MW’a, 2035 yılında 5.000 MW’a ve 2053 yılında 70.000 MW'a ulaşmasını
hedefliyoruz. Bu hedefler önümüzdeki 30 yılda Yeşil Hidrojen’e elektrolizör ve
depolama sistemleri için yaklaşık 100 milyar Euro yatırım yapılması anlamına geliyor.
Bu yatırımın ülkemizde konuşlu şirketler tarafından gerçekleştirilmesi; kaynak olarak
sadece suyu kullanacak, emisyonu da sadece su olacak bir yerli enerji kaynağını, yerli
üretimle yapmamız anlamına geliyor. Bu büyük hedefler için kamu otoritelerimizin de
yer alacağı bir ‘Yeşil Hidrojen Kümesi’ kurmamız gereklilik olarak öne çıkıyor.”
Avrupa Birliği’nin, doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması hedefinde Yeşil
Hidrojen’e büyük önem verdiğini kaydeden Devrim; Hidrojen Adaları, Hidrojen Boru Hatları,
Avrupa Hidrojen Bankası gibi girişimlerin hızla hayata geçtiğini sözlerine ekledi.

Dünyada yıllık 95 milyon ton Hidrojen üretilirken, bu üretimin sadece yüzde 4’ü Yeşil
Hidrojen sınıfına giriyor ve yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor. Üretimin kalan yüzde 48’i
doğalgaz, yüzde 30’u petrol, yüzde 18’i ise kömür kaynak kullanılarak gerçekleşiyor.
Kömür kaynaklı hidrojen üretimi “Kahverengi Hidrojen” olarak adlandırılırken, doğalgaz
kaynaklı üretilen hidrojen “Gri Hidrojen” olarak tanımlanıyor. Yenilenebilir kaynaklardan
üretilen elektrik kullanılarak sudan üretilen hidrojen ise literatürde “Yeşil Hidrojen” olarak
adlandırılıyor.
Türkiye’nin ulusal hedefleri arasında Yeşil hidrojen üretim maliyetini 2035 yılında 2,4
USD/kgH2 ve 2053'e kadar 1,2 USD/kgH2 altına düşürmek yer alıyor.