2023’e el sallayıp, 2024’e “merhaba” derken gözler, günümüzün en geçerli buluşma platformu “sosyal medya” üzerinde. Herkesin ortak gündemi, “Ne olacak bu internetin dili?”
2023’ün ülkemizde bıraktığı derin deprem yaralarının izleri henüz silinmemiş, ülke büyük bir seçim atmosferinden çıkıp, ağır bir ekonomik bunalım ortamına girmiş…
Küçük esnaf batık, emekli üç kuruşa muhtaç…
Orta Doğu kan ağlıyor, insanlık selfi derdinde…
Bir otel için tepedeki ormanı yaktıran ile doğaya saygı nutukları atan aynı karede!..
Dünya batmış, millet “sosyal medya” derdinde.
Birileri; nasıl kontrol edeceğini, nasıl fişini çekeceğini hesaplıyor, birileri “Oldu mu ya? Ne güzel sallıyorduk, önümüze gelene” diyor.
Sosyal medyada bir insanlık dramı yaşanıyor!..
***
Mesleğe başladığımız günleri anımsıyorum. Çok değerli ustaların yazdıklarını sindirmeye çalıştığımız anları…
Haber yazmanın, haber bulmaktan çok daha değerli olduğu zamanları. Yazmanın, anlatabilmekle eşdeğer olduğu cümleleri.
“Bir konuyu anlatma başarın, karşındakinin anlama kapasitesiyle ilgilidir” dediklerini.
Öyle öğrendik; hep “anlayacakları dilden” yazmaya çalıştık.
“Yazmak; bir ego tatmin aracı değil, öğretici olmalıdır” demişti bir başka usta.
“Dilbilgisi ise, yazmanın olmazsa olmazıdır. Bazen onlarca kelimenin ardındaki virgül anlatır her şeyi” cümlesini de unutmuş değilim hala…
Ustalar…
Yaşayanlara saygı ve hürmet, ölenlere rahmet olsun, bu vesileyle…
Sosyal Medya
Bizim kuşak hepsini gördü maşallah. Yokluklardan, uzay çağına…
Sana yağ kuyruğu da hafızamda, ülkeye 35 yıl önce gelen internetin kullanılmaya başlandığı gün de…
“Sevgili arkadaşım” diye başlayan çok değerli mektupları sakladığım çekmecem de var, attığım maile nezaketen bile cevap vermeyenleri yolladığım SPAM klasörüm de…
Büyük oğlumun orta okul çağlarıydı sanırım; “MSN dili” türemişti gençler arasında.
Şu sesli harfleri kullanmadıkları yazışma biçimi…
“Nbr, slm, mrb, by…” gibi kelimelerle anlaştıkları dil.
Ben de “Byn bdv, kllnn yk” derim hepsi anlar şimdi.
Anlamayana DM’den yazarım!..
Şiddetle karşı çıktığımı hatırlarım bu dile.
“Bugün sesli harfleri yazmaktan üşenen, yarın konuşmaktan aciz kalır” dediğimi de.
Kaldılar maalesef; anlatmaktan çok ağzından köpük saçanlarla dolu sosyal medya!..
Çocuklarıma o gün, bu dili kullanmalarına yasak koymaktan büyük keyif aldığımı söylemek isterim.
Kendimce mutluyum; çünkü çocuklarım sosyal medyadan sallamadan derdini anlatabiliyorlar.
Şükür…
***
Bu sesli harflerin önemi yıllar içinde kendini gösterdi ve konuşmayı beceremeyince, sosyal medyadan sallamaya çalışan, “klavye kullanıcıları” türedi.
Tabi ki bunun sonucunda da bir çok “klavye mağduru”…
Güzel bir yazı için “kalemine sağlık” denir ve o kalem; akıl, fikir, ufuk, karakter, bilgi, tecrübe, eğitim ister. Hani o kılıçtan keskin, yüreğe bağlı olan kalem.
Klavye ise tuşladıkça yazar.
Niteliksiz insanların elinde,
Bazen boş, bazen gereksiz…
Bu gereksiz dili kullananların içinde başta “trol, fenomen, youtuber” gibi halkın ilgisini çeken bir grup olmasının yanında, gazetecilik yapanları da görmek üzücü elbet.
Dilbilgisi kurallarını bilmeyen ya da kullanmayan bir kesim!..
Bu eğitim sistemimizin bir sorunu mu, yoksa sesli harfleri kullanmaya kullanmaya yazmayı mı unuttular? Tartışmak gerek…
Ne demişti üstad : “Bazen onlarca kelimenin ardındaki virgül anlatır her şeyi”
“Doğruları yazmak” deyince…
Ne de olsa “yazabilmek” yürek ister, klavye değil.
Yüzüne söyleme cesareti bulamayacakları sözleri, klavye başında saydırma edepsizliği işte.
Her ne kadar yasayla, kişi hak ve özgürlüklerini koruma kalkanı oluşturmaya çalışılsa da gerçekler o yönde gelişmiyor. Siyasetçilerin; sosyal medya platformlarını denetleme ve gerektiğinde fişini çekme arzusu, klavye mağdurlarının haklarını koruma yönünde gelişmelere sahne olmuyor bir türlü. Yeni bir seçim atmosferine giren ülkenin siyasi rant peşinde koşanlarına “boş meydan” kalmışçasına…
Görgüsüzlüğünü gözümüze sokan fenomenler bir yana, siyasi arenada kar amacı güdenlerin oluşturduğu trol gruplarının itici tarzları gündemden düşmek bilmiyor.
Nerede o eski seçim günleri?
Adayların ve taraftarlarının mertçe mücadele ettiği günler…
Kendisini “siyasi arena yiğidi” sanan bazı profillerin, bu niyetlerini birilerinin “anasına, bacısına, atasına…”
Önem verdiği bir çok değere küfretmek için kullandığı, yalan ve iftiralarla dolu bir yarış ortamı.
Silah icad oldu, mertlik yok oldu…
Sosyal medya çıktı, karakter bozuldu…