İYİ, KÖTÜ, ÇOK ÇİRKİN…

İyinin adı kaldı, kötülük anketlerde oldukça popüler çıkıyor ama artık çirkinler revaçta!..

Sosyal medyanın satır aralarında “ucundan azıcık” gösterip gelir elde eden, “kara”dan gelen paraları havaya saçan, şovlarına Kabe kapısını, “hac veya umre” adı altında turistik turlarını alet edenler dolu. Toplumun inançlarıyla ilgili hassas dinamiklerine hitap etmekle sonuca ulaşıldığı öğretilmiş çünkü… Sorgulamayan vatandaşın bu görüntülere yüksek puan verdiği göz önüne alınacak olursa, başarılı bir yöntem elbet.

İnsanoğluna eşit olarak dağıtılan tek şey “akıl” sanki. Hiç kimse “bana az geldi” diye şikayet etmiyor. Herkeste başkasına dağıtacak kadar da çok var ki sorgulamayı öğrenmek yerine, koşulsuz inanmayı kabul etmek kalıyor…

Toplum olarak bir girdabın içerisinde olduğumuzun farkına varır mıyız? Belli değil!..

Ahlaksızlığın adı, paylaşım…

Dolandırıcılığın adı, yatırım…

Vergi kaçırmanın adı, ticaret…

Çıkarcılığın adı, siyaset…

Dünyayı kötülerin yönettiği bir gerçek ama bizim “nezih” toplumumuzda iyilerin sayısı mı daha fazla, kötülerin mi? Ciddi bir araştırma konusu olmalı bence. Ülkede sosyolojik bir deprem yaşanıyor maalesef. Ekonomik dengelerin alt üst olduğu bir dönemde, geçim sıkıntısıyla boğuşanların gözüne milyon dolarları sokmayı becerebilen herkes bu depremin sorumlusu. Fenomen adı altında para odaklı yayınlar yapmak, kara para aklama yöntemleri, yolsuzluk skandalları gündeme damga vurmuş durumda. Tahmin edilen o ki; yaşananlar buzdağının görünen kısmı.

Parasızlıkla mücadele eden vatandaşa, kolay yoldan para kazanmayı tavsiye eden ancak illegal oldukları sansasyonel olaylarla ortaya çıkan yatırımlar devri yaşıyoruz. Sosyal medyada; son gelişmelerden sonra mal varlıklarına el konulan, kendilerine “Şampiyonlar ligi” adı veren veya saygınlık ifadesi olsun diye “Fatih Terim Fonu” adıyla yürütülen organizasyonların toplumun girdabına büyük etkisi olacağı varsayılıyor…

Ve bu organizasyonlara milyon dolarlar akıtan katılımcılar bir atasözünü canlı canlı öğreniyor :

“Ayıdan post, herkesten dost olmaz.”

Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz günlerde bir konuşmasında dillendirdiği “Ülkemizde epeyce okumuş cahilin bulunduğu bir gerçektir” vurgusu geldi aklıma. Ne kadar da haklısınız ve ne kadar da yazık… Eğitim sistemimizin ürettiği cahiller olsa gerek bunlar. Şu “Her mahalleye bir özel üniversite” kampanyasından yararlanmışlardır belki.

Toplumsal yozlaşma yaşadığımız son yıllarda yaşananlara en büyük etki sosyal medya sayfalarındaki yansımalarla geliyor. Burada “İYİ” vatandaşın bir ikileme düşmesi normal elbet. Çıkar ilişkilerini sosyal medya üzerinden paraya çeviren “ÇİRKİN” kitleyi, yine o sosyal medya aracılığıyla öğrenmek, bu ikilemin unsurları. “Yaşasın sosyal medya!..”

Tüm yaşananların temelinde açgözlülük gibi bir bozuk ruh halinin yattığını fark etmek için çok zeki olmak gerekmiyor. “Okumuş cahiller” de anlayabilir aslında. Üç beş kuruş parası olan küçük yatırımcı, bununla kar elde etmeye çalışırken varını yoğunu spekülatörlerin elinde kaybeder, ülkenin saygın diye bilinen şöhretli profilleri servetlerine servet katabilmek için fonlar oluşturup, elden ele milyon dolarları taşırlar.

“Var mı başka vergisiz kazanmak isteyen?”

“Geldi kardeşim; birkaç milyonluk deste daha var, uzatıver ablama!..”

Matematik affetmez; yanlış hesap çarpım tablosundan döner. Çıkar ilişkilerinin içinde her zaman zayıf halkalar bulunur ve çıkan sonuca “sistem çöktü” denir. Servetine servet katmak için olmadık işlere girenler, paralarının güvencede olması ve çok daha fazla kar getirmesi için girdikleri bu yoldan emin olmak için bir de kutsal topraklara gidip, Allah’a dua ederken fotoğraflarıyla görünürler. Ancak Allah’ın da bir adaleti vardır.  “Bir elin verdiğini diğer elin görmemeli” ruhuyla kavrulmuş coğrafyada, “kara”dan gelmiş, havaya savrulmuş milyonları boğazında düğümleyiveriyor işte… Kabe kapısı da kurtaramayabiliyor bazen.

“İYİ”ler beri gelsin…

Diğerleri;

“Kötüsünüz”

“Çok çirkinsiniz”

Ve hep böyle anılacaksınız.