DOLAR
41,8397
EURO
48,6868
ALTIN
5.646,94
BIST
10.443,64
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İzmir
Açık
23°C
İzmir
23°C
Açık
Çarşamba Parçalı Bulutlu
23°C
Perşembe Çok Bulutlu
23°C
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
24°C

Dünyamız sanal, Zekamız yapay!..

15.01.2024 17:55
A+
A-

Vay halimize…

Yeni dünyanın tek gıdası belli ki internet olacak!.. Orada doğulacak, orada yaşanacak ve orada ölünecek.

İnsan yaşamının geldiği nokta şu an tam anlamıyla sanal dünya. Sohbetler orada, gelişmeler orada, alışveriş orada, kavgalar orada; oturduğun yerde, ekran önünde…

Çok yakın bir gelecekte insanların ev, araba, kıyafet gibi dertleri olmayacak sanki. Ekran başında yaşanan bir hayat ve tamamen sanal bir dünya. Malum; şu anda bile o dünyada gördüğümüz kişiliklerin bir çoğu gerçeklerden uzak, filtreli… Hani bir espri vardır ya; internetten tanışıp etkilendiği biriyle buluşmaya giden kişi, buluşma sonrası kaçacak delik arar. Ve buluşmaya olan duygularını paylaştığı anlatımında haykırır : ”Buna evrakta sahtecilik denir arkadaş!..” Buluştuğu kişi sanalda, ekran filtreleri nedeniyle gerçek dışı bir görünümdedir çünkü…

Bu sahtelik günümüzde o kadar benimsenir hale geldi ki; çok yakında filtresiz fotoğraf paylaşmak banal hale gelecek. Filtresiz fotoğraflarımıza yakıştırmalı eleştiriler alacağız. Herkesin bir avatarı olacak, sanal alemde avatarlar gezdirilecek.

“Bugün avatarın ne yedi?”

“Avatarım, rejime başladı ki!..”

Sanal dünyanın en bağımlıları, yeni doğacak çocuklarımızın kısa süre sonra yaşayacakları şaşkınlıkları da kestirmek zor değil aslında. Avatarlarımız gezecek; Kapadokya’da, Dubai’de veya dünyanın herhangi bir yerinde. Fiziksel aktiviteler ekran başına kilitlenmeler yüzünden iyice azalacak ve o zaman torunlarımız soracak : “Siz Peri bacalarını görmeye bedenen mi gidiyordunuz?”

Bu işten en çok Fizyoterapistler karlı çıkacak belki de… Ekran başına çöreklenmiş vücutların yaşayacağı eklem ve kas hastalıkları nedeniyle geleceğin mesleği olursa şaşırmam…

Yapay zeka furyası!..

Aklını kullanmayı geciktiren bir millet olarak en çok biz sevdik bu “yapay zeka” modellerini. Yapay da olsa başkasının aklıyla öğrenmek, anlamak veya karar vermek pek bir hoşumuza gidiyor maalesef.

Son 20 yılını dijital medya sektöründe geçirmiş, sanal dünyadaki gelişmelerin tümüne hakim, son dönemin trend furyası yapay zeka tekniklerini dibine kadar kullanan bir girişimci olarak söylüyorum, hatta haykırıyorum :

Kendinize gelin lütfen!.. Kime oy vereceğimizi de yapay zekaya soracak değiliz, değil mi?

Hadi canım ben de, neler diyorum? Sorsak mı ki?

Algı yönetimi

Toplumumuzda son yıllarda bariz şekilde yaşanan “algı yönetimi”; okumayı sevmeyen, araştırmayan, eleştirmeyen, tarif edilene ayak uydurmayı kıymet bilen, kendisine hep bir önder arayan ve ona koşulsuz kapılan insanımızın doğası buna çok uygun tabi. Siyasette, sporda, dinde ve toplumsal pek çok olayda algı yönetimiyle kitleleri yönlendirmeye çalışanlara inat, “yapay zeka destekli” kendi zekamızı da kullanırsak…

Kimin peşinde koşacağımızı, kimi eleştireceğimizi ya da sahte algı şovlarını belirleriz elbet.

Bizim kuşak…

Yapay zeka uygulamaları hayatın doğal akışında son derece yararlı sonuçlar ortaya çıkartan, iş fikirlerinde olağanüstü kolaylıklar sunan, problemlere kısa zamanda nokta atışı çözümler üreten tekniklerle bezeli… İşte tam da bu noktada yapay zekayı doğru kullanmanın anlamı ortaya çıkıyor.

İş başvurularında el becerisi arayan firmaların ilanlarında yeni dünya düzeninin ifadeleri var artık…

CV’lerde öne çıkan şartlar çok değişti : “Yapay zeka tekniklerini kullanabilmek, görsel tasarım programlarında eğitim almış olmak!..”

Firmalar mevcut personeline yapay zeka eğitimleri aldırmayı başarının bir koşulu olarak görmekte çünkü. Hem de işyerine bile gelmeden, evinden çalışan personelleriyle!..

Giyinmeden, yorulmadan, evden çıkmadan…

Düşünmeden, araştırmadan, eleştirmeden…

Bu zeka; bizim yerimize düşünen bir teknik mi olsun, bize servis yapan çıraklar mı?

Cevaplanması gereken en önemli soru bu bence? Hayatımızın akışında akıl, fikir, zeka özelliklerimizi kullanmak yerine gerçekten aslında bizim gibi düşünebilen yapay tekniklere teslim olmak, insanlıktan çıkmaya kadar gider.

O zaman; kendi aklımızı kullanmaya ısrar etmek en doğrusu. Ben bu yazımı bile yapay zekaya yazdırabilirim aslında. Çok da güzel yazar, kesin!.. Ama hareket etmesi gereken bedenlerimiz ve fikir üretmesi gereken beyinlerimiz var. Onların işlevini durdurmadan yaşamak gerek.

Belli ki sanal dünyanın öncesini bilen bizim kuşak çekecek en büyük acıyı. Sanala entegre yapay zekaların dünyasında yaşanan bir gelecekte, çocukları “yerinde duramayan” değil de “yerinden kalkmayan” bireyler olarak görmek üzecek; bu arada kalmış kuşağı.

Eskiyi bilmeyen için neyse de, biz ara kuşak için dünya bir zindan olmasa bari. Çünkü biz o anlarda, birbirimize sarılıp kucaklaştığımız günlerin anısıyla yaşıyor olacağız.

Yollar mutluluğa duygularla ulaşır; sanaldaki filtrelerle ya da yapay bir zeka ile değil!..

Var olsun sanal dünya…

Muhteşemsin yapay zeka…

Yaşasın sevmek, sevilmek, özlemek, sarılmak…

Yorumlar

  1. Veysel Karadayı dedi ki:

    Günümüz dünyası bu kadar net açıklanamazdı diye düşünüyorum.