Sosyal medya çok hoş.
Elinizin altında klavye, yazmak kolay. Yayınlamak o daha da kolay. Basılı medya gibi zorluğu, alın teri kolektif emek yok.
Kağıt, mürekkep baskı matbaa yok. Dağıtım derdi de yok.
Aklıma takılan sorular var!
Dijital medya, o kadar yaygın ki; Takibi de çok zor.
Devamlı yasal düzenlemeler yapılıyor fakat henüz rayına da oturmuş değil. (denetlenme yönünden)
Bugün için değişen gelişen çağda, İletişim çok hızlı.
Ne kadar mı? Parmağınızın bir tık dokunması kadar.
Hür iradenizle, özgürce, sansürsüz, vicdanınız ve aklınızın parmağınızın ucundan kelimelere dökülerek anında milyonların takibine sunulabilmesi dijital medya ile kolay.
Gelelim içeriklere.
Masumane olarak, doğru haberin yayılması ve kamuoyunun objektif olarak aydınlatılması hakiki habercilik hizmetidir.
Peki bu dijital mecralar tamamen bunun için mi kullanılıyor dersiniz?
Bana göre hayır.
İşte esas savaşta (tabirimi mazur görün lütfen) burada başlıyor.
Çoğunluk, vermek istediği mesajı haber ve yorumların içerisinde veriyor.
Algı denilen son yıllarda her kesimin sıkça başvurduğu olgu da böylece oluşuyor.
Bir de , “fake” hesap ve “trol” kelimeleri sözlüğümüze dijital (elektronik) medya ile girdi.
Maşallah zaten böyle yabancı kelime ve terimler ‘Güzel Türkçemiz’de az vardı sanki.
Anlayabileceğimiz bu iki kelime insanlara belki çok bildiğimiz şekli ile söylense, yazılsa etkisiz olur diye kullanılmıyor.
Yahu! bildiğimiz yalan ile sahte kimlik, desek ne olur ki?
Kişinin para gücü ile satın alıp yaptırdığı iş. Fake ve trol.
Kısaca adamları satın almak.
Hem de haram elde edilen para ile.
Hep özenti, hep sahtelik.
Bu yapay olgular, acaba siyasi sözcüler tarafından mı bize öğretiliyor?
Yoksa onlar da başka yerlerden mi alıyorlar?
Siyasette iktidar olabilme çabaları mı sebeb?.
Yeni tarz iletişim ve etkileme sanatımı bu mu?
Bir nevi sihir. Vaad et, yalan söylemeyi asıl gibi devamlı kullan ve insanları inandır.
Bizim çok güzel sözlerimiz var.
“Kırk kere yalanı söyle, sende inan.”
“Yalan uçaktan hızlı gidermiş.”
Tamam bunlar son yıllarda denenmiş ikinci dünya savaşı, Hitler rejimi taktikleri diye tekrarlayıp netice almak isteyenleri anladık.
Ama bu taktikleri uygulayanlar, işin sonunun bitiş olabileceğini, “takkenin düşüp kelin ortaya çıkacağını” hiç düşünmemişler.
“Doğruların sonun da ortaya çıkacağı gerçeği vardır.”
Yalan sonuna kadar iktidar olamaz.
Bizim siyasetçilerin bazılarının yaşadıkları da bu son herhalde.
Geçmiş 100 yıllık Cumhuriyet dönemi siyasetçilerine bakarsak gördüğüm.
Tüm iz bırakan, hayırla anılan siyasetçilerin, ülkemize hizmeti ve eserleri kalmış, doğru insanlar oldukları görülür.
Zamanında her türlü iftira ve yalan ile muhatap kılınmış, karalanmış çamur atılmışlar ama sonunda bu fani dünyadan göçüp gittiklerinde, iktidar kavgasının, siyasetin kaypak ve sahte zemini yok olduğunda hakikati kimse örtememiştir.
Bugün ahirete irtihal etmiş, tüm iz bırakmış büyük devlet adamı olmuşların ruhu şad makamı cennet olsun.
Bir de kötü örnekler var.
Onların da sonlarının hiçbir siyasetçiye nasip olmasını dilemem.
Yüce divanda yargılanarak. Siyasetin tarihine kara sayfa olarak yazılmışlar.
Dünya malına, beytülmale, tüyü bitmemiş yetim hakkına el uzatmış kötülerdi bunlar.
Günümüze gelelim.
Hiçbir hizmeti eseri olmayan, “PR “ile. (Bir özenti deyim daha.)
Yani, tanıtım, reklam kampanyası ile şişirilen balonların söndüğünü görebiliyoruz.
Tuhaf olan ise, bu sözde seçilmişlerin, her işledikleri ayıba, kabahate, efendim adama “siyaseten” yapılmış yakıştırma diyerek yine bir sihir yapma içinde olan yardakçılara da şaşmamak elde değil.
Bu gibi yardakçıları ikiye ayırabiliriz.
Maddi menfaat ile işini bilerek, para ile yapanlar.
İkinci guruptakiler.
Hiçbir maddi çıkarı olmayan, dürüst saf, davamız deyip koşturan parti ve siyaset “hamalları”.
Bunlar tamamen saf, iyi niyetle inanan ve balonu devamlı üfleyenlerdir.
“Şeyh uçmaz, müritler uçurur” misali.
Aslında bu iki guruptan birincisinin parası kesilince, ikincisinin de nefesi kesilince balonu yine bunlar söndürürler.
Tek gerçek.
Hukukun kararıdır.
Son söz Adaletindir.
Onun kararı ise balonu bir daha şişirilemeyecek şekilde patlatır.
Neticede patlayan balonun gideceği yer çöplüktür.
Tarihin kara sayfa, siyaset çöplüğü.