İzmir’in en büyük ilçesi Buca, sadece nüfusuyla değil, çeşitliliğiyle de Türkiye’nin adeta küçük bir modeli gibi. 530 bine yaklaşan resmi nüfusu ile birçok ilden büyük bir yapıya sahip olan bu ilçede, Türkiye’nin dört bir yanından insanlar bir arada yaşıyor. Hal böyle olunca, Buca’nın sosyal, ekonomik ve kültürel dokusu da son derece hareketli ve karmaşık. Büyük ilçelerin elbette büyük sorunları olur. Bu sorunları çözmekse yerel yönetimlerin en temel görevidir.
Ama mesele yalnızca sorun çözmekle sınırlı değil. O sorunları konuşurken kullanılan dil, kurulan üslup ve sergilenen tavır da en az çözüm kadar önemlidir. Siyaset, hele ki yerel siyaset, halkın gözü önünde yapılan bir iştir. Her kelime, her çıkış, her açıklama kayıt altındadır. Ve işte tam da bu yüzden, siyasetin dili; samimi, sorumlu ve çözüm odaklı olmalıdır.
Siyaset PR Alanı Değil, Sorumluluk Alanıdır
Ne var ki zaman zaman öyle örneklerle karşılaşıyoruz ki, insan gerçekten hayret ediyor. Geçtiğimiz yaz aylarında AK Partili bir meclis üyesinin Forbest sevgi yolunda kaydettiği ve sosyal medyada yayılan bir video, bu duruma örnek olarak söyleyebilirim. İzleyenler hatırlayacaktır; meclis üyesi, belediye başkanına yönelik olarak sokakta görülen haşerelerle ilgili oldukça sıra dışı bir çağrıda bulunuyordu. Üslubu ve anlatım şekli, kamuoyunda “ciddiyetsiz” yorumlarına sebep olmuştu. Bu noktada durup sormak gerekiyor: Bu gerçekten bir muhalefet mi? Yoksa “bir iki laf edeyim, adım geçsin, ismim duyulsun” yaklaşımı mı? Meclisler şov alanı değil; siyasetin özü, PR değil, hizmettir. İnsanların geçim derdi, ulaşım sorunu, çevre problemi, işsizlik gibi çok daha gerçek ve öncelikli meseleleri varken, dikkat çekmek uğruna konuyu ciddiyetinden uzaklaştırmak, hem siyasete hem de seçmene haksızlıktır.
Muhalefet Yapmak Bir Sanattır
Elbette muhalefet yapılmalı. Hatta yapılmak zorunda. Ama bu muhalefet yapıcı olmalı. Eleştiri, sadece eleştirmek için değil; çözüm üretmek için yapılmalı. “Yıkıcı değil, yapıcı muhalefet” dediğimiz şey tam olarak budur. Siyasetin dili; ayrıştıran, ötekileştiren, alay eden bir dil değil; birleştiren, empati kuran, yapıcı bir dil olmalıdır. Çünkü Buca’da herkesin bir hikayesi var. Herkesin kendine göre bir hayat mücadelesi var. Siyasetçilerin görevi bu mücadeleyi anlamak, kolaylaştırmak ve toplumun ortak iyiliği için çalışmaktır. Buca’nın potansiyeli büyük. Yeter ki bu potansiyel, doğru bir siyaset diliyle ve gerçek bir hizmet anlayışıyla desteklensin. Kimin ne dediği değil, kimin ne yaptığı konuşulsun. Siyaset, laf yarışına değil, iş yarışına dönüşsün.
Bir Tavsiye:
Siyasette en çok söz değil, nasıl söylendiğin unutulmaz. Üslubunuz, sizin gerçek yüzünüzdür.